13 Temmuz 2010 Salı

Dünya kupası, ahtapot Paul ve kızlar

Dünya kupası bitti, Hollanda'nın turuncu formaları İspanyollara yetmedi ... Ama sonuç kadar çok konuşulan bir şey varsa o da Almanların kahin ilan ettikleri ahtapot Paul... Bahisçiler baştan beri Paul'ü dinleseymiş 1e 294 kazanacaklarmış... süper rakam!! Bu akşam da haberlerde ahtapot Paul'ün ününden sonra restoranlarda ahtapota olan ilginin arttığını söylüyorlardı, ben pek alakayı kuramadım neden kahin ahtapot ünlü olunca insanların canı ahtapot salatası çeker ki? ya da zaten ahtapot salatası canı çektiren bişeydir de bunun Paul ile tetiklenmesi garip değil mi? Ayrıca bi de Paul'ün kutuları seçtiğini gösteren görüntülerinden hemen sonra kocaman bir ahtapotun doğrama tahtası üzerinde bir aşçı tarafından dövülme görüntülerini koymuşlar... ıyyy yani başka zaman canı ahtapot ızgaralar çeken ben, o tahtanın üzerinde tak tak dövülen hayvanı görünce içim bi fena oldu! kahin olarak kişiselleştirdiğimiz bir hayvanın görüntülerinden sonra birilerinin aklına onu dövüp yemek geliyor demekki... acaba ben mi çok duygusalım???

Halbuki geçen cuma akşamı Elifin doğum günü için gittiğimiz Tenes'te ahtapot salatası yerken hiç de Paul'ü falan düşünmemiştim :) Yeri gelmişken biraz da oradan bahsediyim... Bizim ünlü kız grubumuzla(*) yaptığımız ünlü buluşmalarımız ve herkesin doğum gününde daha önce gitmediğimiz yeni yerler keşfedip gitme çalışmalarımız en son Tenes'te kaldı... Bu sefer grubumuzda eksiklerimiz vardı, ama biz gene de Mesnevide bir apartmanın bahçesinde kurulu Tenes'te "kalan sağlar bizimdir" şeklinde kutlamamızı yaptık.. Peki Tenes nasıldı derseniz; hımmm facebooktaki fotoğrafları kesinlikle daha iştah kabartıcı ve çekici diyebilirim... Bozcaada mutfağı diye çıktıkları yolda biraz daha özenli şeyler görmeyi beklerdim... Ayrıca garsonumuzun büyük reklamlarla buzzz gibi gelecek dediği bozada beyaz şarabı değil buzz, soğuk bile değildi!! resmen oda sıcaklığında... tabi ben bu duruma tepkisiz kalamazdım (bence beyaz şarap zevkini baltalayan en büyük problem sıcak olması çünkü)... garsonumuzun bize reklamını yaptığı buzz gibi şarap meğersem dolapta kalmamış, neyse ne yapalım herkes hata yapabilir ama tabi cuma akşamı dolaplarında soğuk şarap olmaması ilginç... neyse sonuçta kızlarla biz yine de eğlendik... keyfimizi kimse engelleyemez!! grubun fotoğrafçısı ben, makinamın annemlerde olması nedeniyle sevgilimin kamerasıyla grubun kameramanı oldum o gece... hatta elif artık gece sonunda yeter özlem kendim olmak istiyorum çekme artık diyodu bana :)  olsun ama sonradan baktıkça güleriz biz de, bunlar güzel hatıralar..

Pastamızı da Filistin caddesinde yeni açılan Portobello'da yiyelim dedik ama anladıkki oralar ölmüş... ne yazıkk.. neden herkes kendini Park Caddesine atıyor? Biraz da Filistin civarlarına gitsinler.. Mekan bir cuma akşamına göre oldukça boştu ama boş olmasına rağmen Yeliz'in pasta ile beraber istediği kahveyi sözde barın yoğuluğundan dolayı getiremediler.. bence kahveleri yoktu :)

Gecemiz, arabamız balkabağına dönüşmeden arabanın içindeki kız kahkahalarıyla son buldu!! iyiki tek araba gitmişiz;)


(*) Kız grubumuz: çoğumuz aynı şirketten, diğer şirkette olanlar da lise+üniversite bağlantıları ile bir araya geldik mi susmak bilmeyen aksiyon dolu grubumuz, sizi çok seviyorum kızlarr iyiki varsınız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder