31 Temmuz 2012 Salı

Los Angeles 1. Gün

Uyku falan demedik, 1. gün sabahtan yollara düştük. İlk durağımız ünlü Mulholland Drive idi. GPS bizi uzun bir yoldan götürse de bu yolun ortalarında bir yerlere vardık. Biraz sisli olmasına rağmen, tepeden güzel bir LA manzarası vardı, daha sonra rotamızı Mulholland üzerinde Hollywod bulvarına doğru çevirmişken, yolda çalışma olduğunu görüp başka bir yola saptık. Yol boyunca harika evler ve beraberinde süper bir peyzaj manzaramız vardı, hepimiz ağzımız açık her tarafın ne kadar güzel olduğuna bakıyorduk. Derken ünlü Sunset Bulvarı üzerinde, Beverly Hills'i geçip Hollywood'a vardık. LA'de araba park etmek pek sorun olmuyor, bir çok yerde park yeri var. Hollywood'da gittiğimizde önce Pentage Theatre'a doğru yerdeki yıldız isimlerine baka baka yürüdük, Pentage Theatre'da Hollywood'daki en eski tiyatrolardan birisi. Yakınlarında Capital Records'un silindir şeklinde binasını da görmüş olduk. Aynı zamanda buradan Hollywood yazısı da gözüküyordu. Daha sonra buradan geri dönüp, Kodak Theatre'a doğru yürümeye başladık. Hollywood Bulvarı çok turistik bir yer ve sanırım Oscar törenleri haricinde bir ünlüye rastlamak büyük bir şans olsa gerek, Beverly Hills tarafları ile karşılaştırınca daha alt düzey bir yer. Kodak Theatre ve iki yanındaki Hollywood and Highlands alışveriş merkezi ile Chinese Theatre da en turistik yerler. Chinese Theatre'ın önünde ünlülerin en ve ayak izleri mevcut. Yerdeki yıldızlarda da genelde en bilindik isimler Kodak Theatre'ın önündeki yer alıyor. Özel olarak görmek istediğiniz bir isim varsa önceden internetten yerini belirleyip ona göre gitmek daha mantıklı olabilir, çünkü yolun 2 tarafında da uzuuuun metrelerce uzanan bu isimlerden bazılarını kaçırmak çok olası. Bu arada, yerdeki yıldızların isimlerine Muhammed Ali'yi de eklemek istiyorlar, Muhammed Ali ise isminin kusal bir isim olduğunu ve yerde olmaması gerektiğini söyleyince onun için hazırlanan yıldızı, Kodak Theatre'ın hemen girişinde sağdaki duvara asıyorlar. Buralar oldukça turistik yerler, bu yüzden de çok kalabalık.
Hollywood Bulvarından sonraki durağımız ise Farmer's Market and The Grove. Aslında bu yan yana iki yapı. Önceleri boş bir arazi olarak duran bu arsaya çiftçiler pazar kurup ürünlerini satmayı öneriyorlar. Yıllar içinde burası üstü tentelerle kapalı, sabit satıcıların olduğu bir pazar oluyor ve hemen yanına da The Grove diye açık bir alışveriş merkezi açılıyor. İki yer zaten dip dibe ama bağlantı için çalışan ufak bir tramvay da var :) Farmer's Market Barcelona'daki La Boqueria gibi biraz ama tam aynısı değil tabiki :) Daha çok yemek üzerine. Bu arada Short Order'daki burgerler muhteşem!! Tavsiye ederim!! The Grove ise çok güzel tasarlanmış bir açık alışveriş merkezi, ortasından tramvay geçiyor, ve peyzajı çok güzel. Burada Cheese Cake Factory de var... :)
Bu noktadan sonra içtiğim kahvelere rağmen aradaki 10 saat farka yenik düşmeye başladım, yine de planımızı bozmayarak Santa Monica pier'e gittik... Burası sıcak yaz günlerinin akşamlarında bile en az bir hırka isteyen bir yer, aksam serin oluyor! Pier biraz kalabalıktı cok da sevdik diyemeyiz sanırsam. Burası ilk günümüzün son durağıydı :)

Macera dolu Amerika...

Yapı Kredi Adios Kart'ın kampanyasıyla, Mart ayında aldığımız Amerika uçak biletleriyle başlayan maceramız, geçen pazar Ankara'ya dönüş ile son buldu. Macera gerçekten Mart ayında başladı :) Gözde ve İsmail'in "hadi gidelim" çağrılarına, daha yeni gitmiş olsak da hayır diyemedik. Ekibe bir de Yeliz katıldı ve biz 5liyi oluşturduk :) Biletlerin alındığı tarihten itibaren, önce rota çalışması, bir yandan olası otel rezervasyonları, kiralık araba araştırması, Amerika iç hat uçuşu, yapılması gerekenler, gezilecek, görülecek yerler, yemek yenecek yerler hakkında detaylı bir program hazırlanmasının yanında, gitmeden önce izlenmesi gereken filmler ve gittiğimizde dinlenilmesi gereken müziklere kadar her şey hazırlandı :) Evet gitmeden önce, gideceğimiz şehirlerle ilgili bir kaç film izleyip, onlardan gitmek istediğimiz yerleri seçtik :) ve evet Amerikadayken, içinde California, San Francisco, New York, LA vs geçen bir sürü şarkı dinleyip gaza geldik :)
Kısaca çoğunlukla İsmail ve ben bu gezi için oldukça iyi hazırlandık...
15 günlük gezimiz için rotamız; Los Angeles, Las Vegas, San Francisco ve New York şeklindeydi... Los Angeles'ta araba kiralayıp, San Francisco'dan ayrılana kadar o arabayla gezdik, San Francisco New York arasını ise uçakla geçtik. Bu uçuşu bulmamıza kayak.com (iphone için uygulaması da var) yardımcı oldu. Arabayı, carrentals.com dan hallettik, otelleri de booking.com veya expedia.com dan ayarladık. Booking.com'da çoğu otelin ücretsiz iptal politikası var ve yine bir çoğu gidene kadar kredi kartından herhangi bir para çekmiyor, farklı rezervasyonlar yapıp daha sonra birine karar kıldığımızda diğerleri iptal ediyorum. İnternet sayesinde tatil ayarlamak hiç zor değil, kimseyle telefonda bile konuşamınız gerekmiyor...
Gitmeden önce sadece otelleri değil, oradaki aktiviteleri de planlayıp, biletlerini aldık.San Francisco ve New York'ta bot turu, Los Angeles'ta ise Cirque Du Soleil'in Iris showuna biletlerimiz aldık.
Geriye gitmeden önce tüm bunların çıktısını alıp bavul hazırlamak kaldı...
Buraya kadar işin mutfak kısmıydı, sonraki yazılarımda yemeklerden bahsedeceğim :)

gezmek güzeldir...

En son tatilimizden yeni dönmüş ve aradaki zaman farkına vücudumu alıştırmaya çalışmakta bir hayli zorlanıyor olsam da, evet gezmek güzeldir... Bana göre herkes gezmeyi sever, sadece gerçekleştirme şekilleri farklıdır, ve de gezerkenki beklentileri...
Benim gezmeyi seven kişiliğime bir de planlı olmam ve üstüne biraz da cesur olmam eklenince, gezmek pek de zor olmuyor. Örneğin, uçak firmalarının aylar öncesinde yaptıkları indirimli bilet kampanyalarından, nasıl olsa bir şekilde ayarlar gideriz veya gidemezsek de en kötü yanar mantığımla, kıştan yaz ayları için rastgele haftasonlarına İzmir ve Bodrum biletleri aldım. Kalacak yer konusunda ise booking.com'dan illaki bir yer ayarlarım mantığıyla hiç stres yapmam. Böylelikle ilk İzmir haftasonu tatilimizi Temmuz ayı içerisinde gerçekleştirdik. Yoğun bir program ile 2 günlük tatil bana 4 gün gibi geldi :) Bodrum tatilimiz ise 1,5 hafta sonra, bir aksilik çıkmazsa ona da gitmeyi umuyoruz :) Neyseki sevgili kocacım da yoğun iş temposu içinde bu programa kendini uydurmaya çalışıyor.
Tatil için fırsatları hiç kaçırmamak gerekiyor, ve her izin gününü bir tatile çevirme olasılığını düşünmek, ve o düşünce kafada arka planda çalışırken önüne çıkan fırsatlara fazla düşünmeden atlamak (burası önemli, çok düşünüce fırsat kaçar!) ve esnek olmak, evet tüm planlar her zaman istendiği gibi gerçekleşmeyebilir, o zaman başka plan yapacaksın :)

geri dönüş

Ben bloguma bakmayalı, ne kadar uzan zaman geçmiş... :( Her gün blog yazanlara hayranlıkla bakıyorum, çünkü yazmak hiç de az zaman almıyor... İnsanlarla bir şey paylaşmak sözlü daha kolayıma geliyor açıkçası ama blog yazmanın güzelliği ise tüm bu paylaşımların bir şekilde kayda geçiyor olması çünkü ben bile zamanla bazı şeyleri unutuyorum...
Bu blogu açarken amacım kendimce bir şeyler yazmak ama aynı zamanda gezdiğim gördüğüm yerler ile ilgili araştırmalarımı da paylaşmaktı. O nedenle devam edeyim :)