12 Ağustos 2014 Salı

Kos Adası Izlenimleri

Geçtiğimiz Şeker Bayramında önce annemlerin yazlığında biraz zaman geçirdikten sonra, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla Kos'a gittik. Aslında ilk başta plan Kos ya da Rodos'a gitmekti, hatta Rodos'a gitmeye de karar vermiştik ama sonra kendimizi Kos'ta bulduk...

Gittiğim yerlere bir daha gitmem diyenlerden hiç değilim... Evet yeni yerler görmek her zaman güzel ve daha görmek istediğim çok yer de var ama olsun bazı yerler birden fazla gidilmeyi hak eder :) Kos da öyle benim için... Çok özel ya da farklı olduğundan değil, ama Türkiye'deki tatil beldelerine göre kendince avantajları olduğundan...

Bi kere denizi çok güzel, tabi Kos büyük bir ada, Bodrum yarım adasından büyüktür yüz ölçümü olarak... Benim deniz dediğim kısmı da adanın güneyinde Kefalos taraflarındaki Magic, Lagada, Paradise Beach tarafları... Deniz tertemiz, plajı kum ve de dalgasız... Suyu ne soğuk ne de sıcak... Bence şahane :)

İnsanlar güzel, Türkiye'nin rafinesi... Ne tatile geldim kasayım diyen kasıntı tipler ne de şortlu mayolu kız görünce ağzı açık bön bön bakan tipler var... Tam tatil havası, herkes rahat, kimse kimseyle öyle bizdeki gibi fazlaca ilgilenmiyor...

Yemekler güzel, hiç beklemediğiniz restoranlardan, fırınlardan süper lezzetler çıkıyor... Mezeler, ouzolar nefis... Ayrıca turistleri kazıklamak isteyen bir zihniyet yok! Euronun yükselmiş olması biraz dezavantaj tabi bizim için ama bu haliyle bile fiyatlar normal hatta uygun seviyelerde... 

Oteller Türkiye'deki gibi 7yıldızlı değil, zaten öyle bi yerle de kıyaslanıyorum Kos'u. Ama fiyatlar uygun.

Zia diye bi dağ köyü var, çok şirin renkli bi yer... Tepeden gün batımı eşliğinde yemek yemek adada yapılması gereken başlıca aktivitelerden biri... 

Kos'un içi de sevimli, restoranlar dükkanlarla küçük şirin bi merkez... Geceleri hareketli, tabi hareketli derken öyle çılgın bi kalabalık yok :)

Ulaşım çok kolay, kişi başı 30 Euro civarı Bodrum'dan feribotla yazın her gün hem sabah hem akşam gidiş dönüş var... 

Başka adalara biz geçmedik ama geçen geldiğimizde buradan Santorini'ye geçmiştik. Etraftaki bi çok adaya feribotla geçilebilir. 

Araba kiralamak faydalı... Böylelikle adanın merkezine tıkılı kalmamış olursunuz... Hertz, Avis, Europecar gibi büyük firmaların yanında yerel kiralama şirketleri de var... Biz mini sınıf bi araç kiraladık yani Fiat Panda vb. Bize Chevrolet Spark verdiler:) başta sığmayız diye korkuyordum ama hiç de küçük olmayan 4 kişi olarak 2 kabin boy bavulumuzla biz sığdık :)  

Ve son olarak unutulmayacak aktivitelerden biri de; Therma Beach'te gece denize girmekti... Therma Beach termal su çıkan, kayalarla havuz gibi ayrılmış bi yer... Su gerçekten çok sıcak ve alttan minik minik fokurduyor.. Hele bi de gece gidince açık hava jakuzisi gibi bişey, gökyüzünde yıldızları izlerken bi yandan da sıcak sulara kurulduk içkimizi içtik :) şahane bi deneyimdi :) 

22 Temmuz 2014 Salı

Değişim Güzeldir

Hayatta istediğimiz şeylerin olduğuna inanırım hep sadece bazı kurallar var: ne istediğini iy bileceksin, ve eksik tanımlamayacaksın. Bi şeyi gerçekten istediğimiz zaman oluyor bence...

Geçen sene bu zamanlar işimin fazlasıyla rutine girmiş olması nedeniyle içimde yoğun bir değişiklik istediği başladı. Ama çalıştığım şirket bir yandan da o kadar güvenli ve ortam da o kadar iyiydi ki, sadece sıkıldığım için kendimi bir bilinmezliğin içine atmaktan korktum... Sonra düşündüm ki işimi değiştirmiyorsam başka bir şeyler değiştirmeliyim... ve sonra hayatıma başka yenilikler kattım. Yoga eğitmenliği kursuna başladım ve hatta aynı değişim enerjisiyle hep başlamak istediğim ama bir türlü kendimde o enerjiyi bulamadığım parti organizasyonu işi için bi start-up yaptım... Kendi markamı oluşturdum, başarılı sayılabilecek tanıtımlar yaptım, bir sürü iş almaya başladım ve öyle bir hale geldim ki aynı anda her yere yetişmeye çalışan ve bundan keyif alan biri oldum (multi-tasking iş yapmayı hep sevmişimdir zaten) Ama bir anda, daha doğrusu yaptığım bir işten sonra bu işin bana keyiften çok stres verdiğini fark ettim ve birden bire bırakıverdim... Gelen tüm talepleri reddetmeye, yeni hiç bir şey yapmamaya başladım... Belki de daha başka bir değişimin kapıdan baktığını gördüğüm için böyle oldu... İlk başta istediğim değişim şimdi kapımdayken biraz korkak, biraz çekingenim... Çünkü hiç bir değişim çok kolay değildir, en azından benim için :) Hele ki tüm yaşam şeklini değiştirecek kadar iddialı olanlar... Şimdi o kapıdan bakarken ileride beni neler beklediğini bilmiyorum. Hem heyecanlı hem de endişe verici bazen... Kapıdan geçecek miyiz onu da bilmiyorum, bi adım attık gerisi karşı taraftaki ışığa bağlı.

Dün yediğim bir şans kurabiyesinin içinden bana çıkan mesaj: "Asla arkana bakma" bana göre açıklaması "korkma kendini görünmez iplerle bağlama" :) Tereddüt etsem de her zaman dediğim şey: "değişim güzeldir."

8 Kasım 2013 Cuma

Değişiklik

Bazen insan bir değişiklik istiyor, mevcut durumdan sıkılma hali geliyor.. Değişiklik ama ne? Blogumu değiştirmek istedim kısa bir süre önce ama sanırım daha zamanı değilmiş... ne yaptıysam beğenmedim yine morlu kelebek konseptime geri döndüm :) 

30 Ekim 2013 Çarşamba

Karşılaşmalar...

Bir işe girince karşına bağlantılı bir sürü benzer iş veya insan çıkar ya, galiba çekiyoruz bir şekilde ya da algımız o yöne kayıyor daha çok fark ediyoruz böyle şeyleri...

Yoga eğitmenliği konusunda da öyle oldu, sanki şuan yoga çağındayız ve herkes yoga eğitmeni, sadece yoga yapıyor demiyorum herkes yoga eğitmeni olmuş, olacak veya olmak istiyor :) Öyle bir akımın içindeyim şuan :) Yoga ile ilgili de okudukça, araştırdıkça daha çok öyle kişilerle karşılaşıyorum tabiki :) Şahane aslında!! Daha çok karşılaşma, yeni insanlar yeni bilgiler yeni keyifler...


3 Ekim 2013 Perşembe

Yoga Eğitmeni

Aralık 2011'de Yoga başlığı altında bir yazı yazmıştım :) Bugün ona yönelik bir adım attım :) Yoga eğitmenliği kursuna başladım... İstiyordum ve düşündüm başlamakla ne kaybederim ki? Ama kazanacağım çok şey var gibi geldi... O zaman da yazdığım gibi çok iyi yapabildiğim için değil, sınıftaki parlak öğrenci olmadım hiç bir zaman ama sevdiğim için, beni rahatlattığı için, mutlu ettiği için ve bana yeni bir alternatif oluşturduğu için :)

Umarım çok iyi bir yoga eğitmeni olurum!! :)

Uzakdoğu Gezisi - Chiang Mai



Uzakdoğu gezimizin 2. durağı Tayland'ın kuzeyindeki en büyük şehri Chiang Mai idi. Chiang Mai, Bangkok'a göre daha düzenli sevimli tatlı bir şehir... Öyle Bangkok'taki gibi gökdelenler falan yok, daha yerel daha samimi... Biz şehir merkezinde Roseate otelde kaldık, yeni yapılmış, çok büyük olmayan bir otel kendi içinde tur ofisi de var. Chiang Mai'ye Bangkok'tan uçakla geçtik. Havaalanı otel arası 150 THB civarındaydı diye hatırlıyorum. Toplam 1 gecemiz, 2 tam günümüz vardı Chiang Mai'de. O yüzden gelir gelmez oteldeki tur şirketinden bir araç ayarlayıp turumuza hızlıca başladık. Öncelikle şehrin içindeki tapınakları gezdik, .... en iyisiydi... Daha sonra Long Neck Tribe'a doğru yola çıktık... Oraya gelmeden orkide çiftliğinde mola vermek istedi şoförümüz, biz ilk başta çok istemedik ama gittikten sonra çok memnun kaldık, hem yemekleri çok güzeldi hem de orkideler şahaneydi... Öyle turist kazıklama durumu da yoktu, fiyatlar gayet uygundu.


Uzun Boyunlu Kadınlar kabilesi, Burma'dan Tayland'a sığınmış, bir kabile... Özellikleri ise boyunlarına metal halkalar takmaları. 5 yaşından itibaren takmaya başlıyorlar ve her sene arttırıyorlarmış.

Uzun boyunlu kadınlardan sonraki durağımız Wat Phra That Doi Suthep tapınağıydı... Uzuuun merdivenlerle çıkılan bir tepenin üzerinde kurulmuş bir tapınak, bahçesi ve manzarası çok güzel... Ayrıca merdiven kısmı da çok güzel, yeşillik bir tepeye dik merdivenlerden çıkılıyor... Merdiveni kullanmak istemeyenler için teleferik bile var... Giriş ücretli ama çok düşük bir ücreti vardı, 20-40 THB gibi bir şey kişi başı... 

Chiang Mai'deki 2. Günümüzde file bindik... Ama öyle bakıcılı eğerli değil, direkt filin üstüne bindik, çok keyifliydi, ilk başta ısınma turu olarak fillerle tanıştık, orda bana biraz korkutucu geldi aslında :) şeker kamışlarına doğru koşuyorlar çünkü ben üstündeyken :) ama sonra her iki kişiye 1 fil geldi, Burakla bizim filimiz 65 yaşında hiç bebeği olmamış bir dişiydi... Çok tatlı çok uysaldı.. Onlarla nehre gittik, nehirde filleri yıkadık, fırçaladık, bizimki zevkten mest oldu resmen, şekerleme yaptı :) Chiang Mai'de bir çok fil kampı var, aslında önceden arayıp rezervasyon yaptırmakta fayda var, biz oraya gittikten sonra ayarladık ama bu arada istediğimiz diğer bir kaç kamp da dolmuştu... 


Fil kampından saat 15:00 civarı döndük ve tatilimizin en ZP anlarından biri için Fah Lanna Spa'ya gittik... aman tanrım o nasıl bir yerdi öyle... Tayland standartlarına göre biraz yüksek ama buradaki 1 saatlik masaj fiyatına, orada, harika bir SPA merkezinde 3 saat masaj yaptırdık... Hayatımın enlerinden biriydi sanırım :) Böyle harika bir şey olamaz... Masajla mest olduktan sonra bizi havaalanına da bıraktılar... Ve bir sonraki durağımız Phuket...



  • 30 Eylül 2013 Pazartesi

    Düğün günü ipuçları

    Evet biliyorum düğünümüzün üzerinden çok zaman geçti ama ben bu yazıyı yazmak istedim yine de, blogumda düğün başlığı altında yazdığım yazıları okuyunca bunları da eklemek istedim, bi de o gün nikah girişimiz olana PM's Love Song'u dinleyince heyecanlandım tekrardan... :)

    İlk kural: Gülümseyin!!! Evet bugün sizin gününüz, gerçekten öyle, başka hiç bir zaman olmadığı kadar sizin gününüz hem de... How I met your mother'da Lily ile Marshall evlenirken, Barney'nin fark ettiği gibi, "gelin için" lafı o gün kimsenin karşısında duramayacağı bir şey... Elbetteki gerilecek çok konu var, herşey tamam mı, geç kalacak mıyız, çiçeğim güzel mi, makyajım oldu mu, saçım nasıl vs. vs. ama gerçekten bilinki o gün siz mutlu olursanız herkes mutlu olur, herşey de yolunda gider, gitmeyenleri de boşverin, canınızı sıkmaktan başka hiç bir şeye yaramaz!!! O yüzden trafikte gülümseyin, sizi merak eden komşulara gülümseyin, kuaförde gülümseyin, fotoğrafçıya zaten hep gülümseyin :) Herkes gelin görmeyi sever, el sallayın bol bol tanımadığınız insanlara :)





    İkinci Kural: Gününüzü planlayın. Önceden saat kaçta evden çıkacağınızı, kuaföre kaçta gideceğinizi, makyözünüzün ne zaman geleceğini, o gün yapacağınız başka ne varsa, olası aksilikleri, trafiği vs. de dikkate alarak bir zaman planlaması çıkarın, plana uydukça rahatlayacaksınız...

    Diğer Kurallar: Aç kalmayın :) sabah iyi bir kahvaltı yapın, ne seviyorsanız o cinsten, ama sakın kahvaltısız evden çıkmayın.. Zaten heyecanlı bir gün bir de açlıktan tansiyonunuz falan düşmesin... Kuaförde falan acıkırsanız da yanınıza badem ceviz falan alın hem kan şekerinizi de dengeler... Bir de sakın benim yaptığım gibi, kentucky'den kızarmış tavuk falan yemeyin... Ben de kocamın arkadaşının maduru oldum :)

    Nedimenizi seçin :) Ondan o gün için beklediklerinizi önceden bildirin... Mesela sağolsun benim nedimem Yeliz balonlarımızı alıp getirmişti, ilk gelen çiçeği beğenmeyince çiçekçi ile buluşup 2. çiçeğimi almıştı, fotoğraf çekimlerimde hep yanımda olup eşyalarımı taşımıştı :) iyi arkadaşlar bu günler içindir... :) Parfümünüzü, rujunuzu ona verin... O gün anne ve babalar çok heyecanlı olabiliyor, o yüzden becerikli arkadaşlara ihtiyaç var :)




    Son Kural: İlk dansta sadece eşinizin gözünün içine bakın, başka hiç bir yere bakmayın, hiç kimse ile ilgilenmeyin, ve aranızda konuşmayın... Mümkünse salon şefine söyleyin sizi ilk dansta asla rahatsız etmesin... Çünkü ilk dansta çifte bir şeyler soran tipler var :) Ah bi de unutmuşum, yapabiliyorsanız eğer, en azından ilk dans için pistten çocukları uzak tutun, tabi siz değil, belki kardeşiniz, belki sevdiğiniz bir arkadaşınız, ya da o çocukların ailelerine önceden söyleyin ve ayakaltında dolaşmalarına engel olun...

    Eğlenin, eğlenin, eğlenin, düğününüzün harika geçmesi için en basit formül bu, herkesi piste çağırın, bol bol dans edin, uzun zamanlar pistten ayrı kalmayın ve de mümkünse damattan çok ayrılmayın... Arkadaşlarınız size pistte eşlik etsin siz onlara masalarında eşlik etmeyin... Geceyi olabildiğince uzun tutun, müzik grubunun ara verdiği zamanlarda da DJ müziğe devam etsin, veya sizin hazırladığınız eğlenceli şarkılarla dolu olan CD çalsın :)

    Bittikten sonra hepsi bir anı olarak kalıyor, güzel bir anı olarak kalsın!