29 Ağustos 2010 Pazar

tez-part2




tezimi yazarken böyle bir ekran açılsa bana da ... :) insert some brilliance, find some super duper idea, extend deadline, go to super-speed mode etc.

22 Ağustos 2010 Pazar

tik tak tik

Saat çiçeği gördünüz mü hiç, elinize aldınız mı? babam masamın üstüne bırakmış 2 tanesini, gördüğümde irkildim ilk anda, anlayamadım ne olduğunu, tabi o benim kuş yürekliliğimden kaynaklanıyor biraz da :) ama çok değişik bir çiçek gerçekten hem de çok güzel kokuyor... çiçek demek garibime gidiyor, çiçekten dahası bişey :)


ve saat çiçeği bana geçip giden zamanı, ve tez için ne kadar az zamanımın kaldığını hatırlatıyor...

bir de Metric-All yours, çok tatlı...  http://www.redbalcony.com/?vid=27193

    Other lives, always tempted to trade 
    Will they hate me for all the choices I made? 
    Will they stop when they see me again? 
    I can't stop now I know who I am

13 Ağustos 2010 Cuma

je suis née...


Bugün hayatımın çeyrek asırına bir yıl daha kattım :) ben katmadım akan günler kattı... :) düşündüm de şu anda bundan sonraki hayatımda en genç olduğum gün.. artık büyümüyorum, yaşlanıyorum, o yüzden ne dünü ne yarını sadece bugünü yaşamak lazım!! bundan sonra saçımda daha az beyaz, yüzümde daha az çizgi olmayacak!! o yüzden aslında en güzel gün bugün, yarın da en güzel gün yarın olacak ... geçen günden ne kalır ki insana hatıralardan başka, o yüzden günümü güzel yaşamalı, bugün dün olunca pişman olmamalıyım...

hımm ben bu yazıyı ara sıra açıp okumalıyım... :)

kutlamaları dünden başlatan arkdaşlarıma çok teşekkür ediyorum, Ankara'da çimler üzerinde, ferah bi mekanda muhabbet dolu çok güzel bi gece geçirdik :)

photos coming soon...

10 Ağustos 2010 Salı

Incepted...

30 Temmuzda Türkiye'de gösterime giren Inception kesinlikle kurgu, senaryo ve görsel olarak çok başarılı!! uzun zamandır böyle böyle güzel kurgulanmış, üzerinde bu kadar çok düşündüren bir film izlememiştim...



(Dikkat bundan sonrası izlemeyenler için spoiler içeriyor..)
ilk vizyona girdiği gün kızlarla gittik filme ve son sahneyi görene kadar daha az soru işareti ama yine aynı etkilenmişlik ve heyecan ile izledim filmi, ama filmin kapanış sahnesi ve ardından gelen soru işaretlerinden sonra Burak'la bi daha gitmeliyim dedim.. Geçen cuma da Burak'la gittik, o da çok beğendi ve etkilendi filmden.. sonrasında biraz araştırmaca internetten..

filmde tam mutlu sona ulaştığını düşündüğümüz anda, bi bakıyoruz ki çocuklar aynı kıyafetlerle, hep Cobb'un rüyalarında gördüğü pozisyonda ve hiç büyümemiş olarak karşımızda... bir de üstüne, filmin durmadan dönen topaç ile noktalanması Cobb'un hala bir rüyada olduğunu gösteriyor, peki Cobb ne zaman rüyada değildi ki? filme ikinci kere gittiğimde bunun ip uçlarını bulmaya çalıştım ama çok bariz bir gerçeklik-rüya geçişi yok... Zaten internette de film ile ilgili çeşitli teoriler var:

bu seneryoların bir kısmına göre: filmin gerçek sandığımız tüm kısımları da aslında bir rüya ve Cobb'un rüyadaki 1. seviyesi... bunu destekleyen bir çok kısım var, örneğin başkalarının rüyaları olarak düşündüğümüz kısımlarda başka kimsenin bilinçaltından bir şeyler çıkmazken sadece Cobb'un bilinçaltından sürekli Mal çıkıyor mesela... Mombassa'daki kovalamaca sahnesinde (ki orası gerçeklik gibi gösteriliyordu) Cobb'u kovalayan adamlar ile, Fisher'ın rüyasında Fisher'ı otelde kovalayan adamlar birbirine çok benziyordu, aynı benzerliği internette biri daha yazmış, emin değilim ama aynı adamlardı diye hatırlıyorum.. Ayrıca, Cobb'un yine Mombassa'da adamlardan kaçarken sıkışmak üzere olduğu birbirine yaklaşan duvarlar ve sonrasında tam o anda dünyanın kim bilir neresinden gelen ve o anda en doğru zamanda ve en doğru yerde kapısını açıp Cobb'u arabaya alan Seito, aslında aksiyon dolu Hollywood filmlerinden alışık olduğumuz bir sahne gibi gözükse de, aynı zamanda ne kadar da rüyaya benzemiyor mu özellikle rüyalara bir girip bir çıkan bir filmde...



bir de mesela Cobb'un Mal'un intiharını anlattığı sahnede, Mal, ikisinin hep gittiği otele gidip bir oda kiralıyor, sonra odayı dağıtıp birden karşı binaya geçiyor (veya öyle bir binadalar ki, Mal pencerenin pervazından yürüyüp, U gibi girinti yapmış binanın karşı tarafına geçiyor, ya da karşı binada aynı katta ikinci bir oda kiralıyor(!) ) o sırada Cobb geliyor ve Mal aslında rüyada olduklarını ve ancak rüyada ölüp kendi gerçekliklerine dönebileceklerini söylüyor... aslında bu sahne rüyaya daha çok benzediği için Mal 'un ölüp gerçekliğe döndüğünü ve Cobb'un rüyalarına girerek onu geri döndürmeye çalıştığını düşünenler var, ki aslında mantıklı gözüküyor.. bir başka teoride de; aslında Mal gerçekten ölüyor, Cobb bundan pişmanlık duyuyor ve ekip de Cobb'un rüyasına girerek ona fikir ekmeye çalışıyorlar pişmanlığı bırakıp gerçek dünyaya dönmesi için... do you want to be an old man full of regrets gibi bir cümle geçip duruyor film boyunca, bu da ekmeye çalıştıkları fikri gösteriyor..

Aslında düşününce, öyle veya böyle değişik bir çok yoruma izin veren ve tümünü besleyip üzerinde bu kadar çok konuşturan bir senaryo yazmak çok büyük bir başarı bence.. Christopher Nolan insana filmde kullandığı metaforlar ile hayata dair birçok şeyi sorgulatıyor...